24 Mayıs 2013 Cuma

Obsesif Kompülsif Bozukluk

 Son zamanlarda ekranlarda yayınlar Galip Derviş adlı dizi ile, obsesif Kompulsif olarak adlandırılan psikolojik rahatsızlık dikkatleri üstüne çekmiştir. Bu dizide Derviş komiser sürekli kaldırım taşlarını saymakta, bir şeylere dokunurken sürekli kağıt mendil kullanmakta ve aşırı titiz hareketler sergilemektedir. Peki, adını sıkça duyduğumuz bu hastalık nedir, kendini nasıl gösterir ve tedavisi nedir?

NEDİR?

 Halk arasında ''Takıntı hastalığı'', ''Titizlik hastalığı'',''saplantı-zorlantı'' ya da ''Vesvese'' gibi isimlerle tanımlanır. Hastalığa yol açan etkenin beyindeki sinir iletimine katkıda bulunan serotonin  maddesinin salınımının dengesizliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
 Bu psikolojik hastalığa sahip kişiler kontrol edemedikleri ama sürekli tekrar ettikleri alışkanlıklar ve huylar geliştirirler. Çoğu kez bu zararsız ama garip huylar kişinin kafasındaki yoğun karışık duygularını kontrol edebilme ve düzenleme amacı ile başlar.  Tekrar edilen davranışlar ve düşünceler kişi için büyük bir endişe ve mutsuzluk kaynağı olmaya başladığında hastalık ortaya çıkar. Her ne kadar bu bozukluğa sahip olan hastalar sahip oldukları bu düşüncelerin, dürtülerin ve ihtiyaçların hiç bir mantıklı sebebi olmadığını bilseler ve durdurmaya çalışsalar bile bunları kontrol etmeyi başaramazlar.


En çok görülen saplantılar, düşünceler (OBSESYON) :
  • Bulaşıcı hastalıklar ve mikroplardır, kişiler tokalaşmak ile hastalık kapmaktan korkar.
  • Sürekli endişe etmektir, örneğin ocağı açık unutmak, ütüyü üzerinde bırakmak ve kapıyı kilitlemeyi unutmak
  • Aşırı düzen ve temizlik, kişi her gün evin her tarafının tozlarını alır.
  • Zarar verilmesi, örneğin sürekli olarak birisinin çocuğuna zarar vereceğinden korkmak
  • Seks, sürekli zihinde belli seks görüntülerinin yer alması sonucu bu düşüncelerin dışarı yansımasından korkması


En çok görülen davranışlar (KOMPÜLSÜYON) : 
  • El yıkama, 
  • Çizgilere basmadan yürüme, 
  • Yoldaki kare taşları ve çıkılan merdiven sayısını saymak, 
  • Mütemadiyen yolda görülen bütün tabelaları okumak, 
  • Kapıyı ritmik şekilde  en az 5 yada 6 kez açıp kilitlemek, 
  • Topluma açık tuvalet yerlerinde kapıyı mendille tutmak...

 Obsesif- Kompulsif  hastalarının en çok başvurduğu medikal branşlar:
  • DERMATOLOJİ:  sık yıkanmaktan çatlamış, ülsere olmuş eller
  • AİLE HEKİMLİĞİ: Aile bireylerinin kompülsiyonlarından şikayeti
  • DAHİLİYE, İNFEKSİYON HASTALIKLARI: AIDS korkusu, sık sık test yaptırılması
  • KADIN DOĞUM: Aşırı yıkanma sonucu genital organlarda enfeksiyon
  • PLASTİK CERRAHİ: Kişinin normal bulmadığı fiziksel özellikleri için sık sık muayene olması, zaman zaman geçirilen gereksiz operasyonlar.
  • DİŞ HEKİMİ: Aşırı diş fırçalamaya bağlı olarak diş eti lezyonları

TEDAVİSİ:

 Insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Genelde psikoterapi uygulanmakla birlikte bu tedavi zor ve uzun olabilir. Çünki kalıplaşmış duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli bir tedavi süreci gerektirir.




20 Mayıs 2013 Pazartesi

Şizofreni Hakkında Yanlış Bilinenler



  
Toplum  olarak bilmediğimiz, bizi ürküten, rahatsız eden şeylerle karşılaştığımızda onu uzaklaştırma damgalama, yabancılaşma ve o şey hakkında olumsuz düşünme eğilimlerinde bulunuruz. Şizofreni de bu durumlardan biridir. Şizofreni, insanların içe kapanarak, kendine özgü bir dünyada yaşadığı, gerçeklerden ve insanlar arası ilişkilerden uzaklaştığı bir beyin hastalığıdır. Tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu hastalık yeryüzündeki her yüz kişiden birini etkilemektedir. Eldeki son verilere göre, Dünyada 60 milyon, Türkiye ' de 600.000 şizofreni hastası yaşamaktadır.  Hastalık genelde 15- 25 yaş aralığında başlamakla beraber orta yaşlarda da muhtemelen görülebilir. Hastalık ne kadar erken başlarsa kişilik üzerinde ki olumsuz etkileri o kadar kuvvetli olur ve tedavisi bir o kadar güç olur. 
  Tam olarak çıkış nedeni hakkında kesin bilgiler bulunmamasına rağmen, etki eden veya tetikleyen faktörleri 3 ana başlık altında gruplandırabiliriz. Bunlarda ilki kalıtımsal faktörler, şizofrenisi olan her 10 kişiden birinin yakın akrabaları arasında bu hastalık görülür. şizofreni hastalarının ailelerinde bu hastalığın toplum ortalamasına göre daha sık görülmesi şizofrenide ailesel faktörün önemine dikkat geçer. Mesela, anne yada babasından biri şizofren olan çocukta hastalığın  görülme olasılığı % 12 dir. Diğer faktörler olarak ise beyindeki yapısal değişiklik ve kimyasal maddelerin, dopamine,  gösterilebilir.


Şizofreni ne değildir?


 -  Şizofreni kişilik bölünmesi demek değildir. Maalesef pek çok kişi şizofreni hastalarını bazı zamanlar normal yaşamını sürdüren bazen de birden tehlikeli bir caniye dönüşen kişiler olarak hayal etmektedirler.

- Şizofreni erken bunama demek değildir.

- Aşı vb yollarla  korunması mümkün olan bir hastalık değildir.



Şizofreni Hakkında yanlış inanışlar:

-  Şizofrenler çalışamazlar

-  Şizofreninin tedavisi yoktur

-  Şizofreni anne babanın hatalı tutumu nedeniyle ortaya çıkar

- Şizofrenler tembel ve saldırganlardır

- Şizofreni kişilik zayıflığından ve iradesizlikten dolayı orta çıkar


- Şizofrenin nedeni fazla mastürbasyon yapmaktır 




















Not:  Kaynak olarak internetteki  bilgilerden faydalanılmıştır.

14 Mayıs 2013 Salı

AŞK BAĞIMLILIĞI

BEYNİN PSİKOLOJİK YATIRIMI : AŞK


Prof. Dr. Sedat Özkan' a göre aşk beynin en sağlıklı vitaminidir. Aşık olan kişi çevresine mutluluk saçar ve  kişi öğrenmeye daha açıktır. Çalışmaktan keyif alır, daha coşkuludur. Her aşk sağlıklı aşk mıdır, peki ya  aşk  bağımlılığı?

Aşk bağımlılığı: 
yaş, statü, din , dil farkı demeden tüm insanları tutsak haline getiriyor. Aşk bağımlıları, aşkı patolojik olarak yaşıyorlar ve kendilerini karşı tarafa adıyorlar ve sadece ona odaklanıyorlar. Bu durum sonucunda, iş yapamaz hale geliyorlar, sosyal çevreden tepki alıyorlar ve kendi benliklerini, kişiliklerini yok sayıyorlar. Onu sağlıklı aşktan ayıran kilit nokta çok belirgindir. Normal aşkta, aşk iki kişiliktir, ilişkide hem siz hemde partneriniz vardır. Oysaki; aşk bağımlılığında tek kişilik bir ilişki vardır. Kişi kendisini yok farz eder, sadece karşısındaki kişi vardır ve kişiler bağımlılık nedeniyle sorumlulukları yerine getiremez, işten ayrılır ve çoğu zaman intihara teşebbüs eder.
 Hastalarla yapılan görüşmelerde, ilginç noktalar gün yüzüne çıkıyor. Bunlardan biri de şöyle: bir çok aşk bağımlısı, bağımlı olduğunuz kişinin yüzünü hatırlayın denildiği zaman ya hiç hatırlayamamış yada hatırlamakta güçlük çekmiş. Ama günlük yaşamına baktığımızda onsuz duramıyorlar, onsuz yaşayamayacaklarını söylüyorlar, ve geceleri onu düşünüp durmaktan uyuyamadıklarından bahsediyorlar.

peki neden kişiler partnerinin yüzünü hatırlamakta bile güçlük çekerken kendilerini bağımlı hissediyorlar? 

aşk bağımlılığına neden olan unsur kişinin ta kendisidir çünkü kişi karşısındakine aşırı değer vererek onu yüceltiyor ve olmasını istediği birçok özelliği ona yükleyerek yeni bir kişi yaratıyor ve yarattığı hayali kişiye bağlanıyor.


Aşk bağlılığında cinsiyet ayrımı var mıdır?

Erkekler ve kadınlarda  aşk bağımlılığı farklı seyrediyor. Erkeklerde maskeli bir şekilde ortaya çıkıyor. Diğer bir deyişle,  aşk bağımlısının genel tavrı olan 'ben sensiz olamam' yaklaşımı yerine başka davranış biçimleri yaratıp kendi bağımlılıklarını saklıyorlar. Mesela partnerine karşı aşırı kıskanç tutumlar sergileyebiliyorlar. Kadınlar ise duygularını olduğu gibi ifade ederek, olumlu ve olumsuz yanlarıyla aşklarını sonuna kadar doya doya yaşıyorlar. Sizinde çevrenizde ' sevdiğim kadın için sürünüyorum ' diye haykıran erkeğe rastlama ihtimaliniz, 'sevdiğim adam için ölüyorum' diyen kadına rastlama ihtimalinizden oldukça düşüktür.

Alkol, uyuşturucu, sigara bağımlılığı gibi aşk bağımlılığında tedavisi var mıdır?
Vardır ve bu kişiler genellikle kendi istekleriyle bir psikologa  başvuruyorlar. Tedavi süreleri ve yöntemleri kişiden kişiye değişim gösteriyor.